Surat ağrısının sebebi diş olmayabilir! Gülerken dahi ağrı seziliyorsa...
Sağlık Yazıları

Surat ağrısının sebebi diş olmayabilir! Gülerken dahi ağrı seziliyorsa…

Surat bölgesinde yaşanan ağrıların pek çok sebebi olabildiği gibi şikayetler çoğu zaman diş ağrısı ile karıştırılabiliyor. Yüzde ortaya çıkarak şahsın hayatını altüst edebilen bu ağrıların bir kısmı bir beyin asap hastalığı olan “Trigeminal Nevralji”den kaynaklanabiliyor. 

Sağlam dişini sürükletmek isteyen hastalar olabiliyor

Beyin sapı bölgesinden çıkan ve özellikle alın, şakak ve çenedeki duyuları hakimiyet eden asap “Trigeminal” olarak adlandırılmaktadır. Trigeminal asabı değme duyularını alıp, beyne duyu olarak aktarmanın yanı gizeme çene adalelerinin de hareket ettirmektedir. Bu asapta ortaya çıkan meselelerden kaynaklanan ağrılar da yüzde alında, çenede ve şakakta sezilmektedir. Ulus arasında ani surat ağrıları olarak öğrenilen Trigeminal Nevralji hastaları yaşanan ağrıyı şimşek çakan stilde gelen, kısa süreli ağrılar olarak belirlemektedir. Ağrının genellikle üst ve alt çenedeki ağrılardan kaynaklandığı sanılmaktadır. Bundan dolayı bazen hastalar diş hekimlerinin itirazlarına karşın ağrılar sonlandırmak için sağlam dişlerini dahi sürükletebilmektedir.

Gülerken dahi ağrı sezilebilir

Trigeminal Nevralji hastalığının kesin sebebi bilinmemektedir.

Hastalığın bulgusu olan ağrılar yemek yerken, konuşurken, tıraş olurken, gülerken, elma, armut gibi meyvelerden büyük bir ısırık alırken ya da yüzdeki bir kısma değerken ortaya çıkabilmektedir. Ağrıların yaşanma sıklığı seneler içinde çoğalarak ilerlemektedir. Hastalar yaşadıkları ağrıyı eksiltmek için muhtemel olduğunca suratın ağrıyan tarafıyla yemek yememeye, gülmemeye ve bir şey ısırmamaya özen göstermektedir. Her surat ağrısını trigeminal nevralji olarak düşünüp, sebebi öğrenilmiyor diye kabul etmemek gerekir. Ağrının altında uyuyan bir mesele varsa, bunun kesinlikle bir uzman hekim tarafından incelenmesi ehemmiyet taşımaktadır.

Bayanlarda daha fazla görülüyor

Trigeminal Nevralji cemiyette 100 binde 5-7 şahısta görülürken erkeklere oranla bayanlarda ortaya çıkma sıklığı daha fazladır. Genel olarak 50-60 ’lı yaşlarda tesadüfülmesi hastalığın esasında doğumsal ya da genetik geçişin tesirli olmadığını göstermektedir. Hastalık hikayesinin kapsamlı bir biçimde alınması tanının konulmasında ehemmiyetlidir. Bunun yanı gizeme radyolojik görüntülemedeki büyümeler, özellikle MR tekniklerinin ilerlemesiyle daha sıhhatli tanı konabilmektedir.

Uzun zaman ilaç kullanımı yan tesir yapabiliyor

Hastaların büyük çoğunluğu hayatının ehemmiyetli bir kısmında medikal rehabilitasyon görmektedir.

Rehabilitasyonda kullanılan ilaçların bulantı, kusma, sersemlik, konsantrasyon bozukluğu ve kemik iliğinde kan hastalıklarına neden olması gibi birtakım yan tesirleri olduğu için çok uzun zaman kullanılması önerilmemektedir.

Cerrahi rehabilitasyonda zafer oranı çok yüksek

İlaç rehabilitasyonunda görülen yan tesirlerin yaşanmaması için uygun koşullardaki hastalar cerrahi rehabilitasyonlara yönlendirilmektedir. Hastalığın erken yarıyılında surata gelen asabın kesilmesi, asabın geldiği yerin içine içki enjeksiyonu, içerideki balonun şişirilmesi ya da dağlama gibi cerrahi usuller uygulanmaktadır. Bu usullerin bir kısmında zafer oranı bir hayli yüksek olsa da genellikle mesele yinelemektedir. Meseleli bölgeye Gamma Knife, Cyber Knife gibi usullerle minik dozda ışınım uygulanabilmektedir. Bu rehabilitasyon usullerinin bir ekip tehlikelerin yanı gizeme olasılığı da bulunmaktadır. Mikrovasküler dekompresyon usulü olarak ifade edilen mikro cerrahide ise hastanın kulağının arka bölgesinden girerek minik bir insizyon yapılmaktadır. Kafatasının açılmasının ardından damarla asap arasına teflon olarak belirlenen yumuşak bir yastık konulmaktadır.

Zafer oranı yüzde 90-95 ’leri bulan bu usulde hastalığın yineleme tehlikeyi de oldukça düşüktür.

.