Bağışıklık sistemi, afallatıcı bir tamsallığa sahip olan bedenimizin en kompleks ve mucizevi yapılarından biridir. Düzgün çalıştığında iki trilyondan fazla hücre yabancı istilacıları tanıma ve elimine …
Bağışıklık sistemi, afallatıcı bir tamsallığa sahip olan bedenimizin en kompleks ve mucizevi yapılarından biridir. Düzgün çalıştığında iki trilyondan fazla hücre yabancı istilacıları tanıma ve elimine etme kabiliyetine sahiptir. Sonra da kendi misyonlarını yerine getirmeleri için hücrelerimizi kendi haline biralar. Şayet fiziksel sağlık hakkında konuşuyorsak, bağışıklık sisteminden de bahsetmek zorundayız. Zira anatomik seviyeye bağlı olarak, bir insanın sağlıklı ya da hasta olmasının sebebi bağışıklık sistemine bağlanabilir.
Bilim etraflarında kabul edilen hakikat şudur: Bakteri, polen, kimyevi ya da rastgele bir yabancı madde vücuda girdiğinde bağışıklık sisteminin savaşçı hücreleri başka suratlarce hücre ile beraber yabancı maddeleri fark eder ve beyaz kan hücrelerini dayanağa çağırır. Bu hücreler de bu davetsiz davetlileri yok ederek vücuttan atar.
Şimdilerde dikkatler, Dr. Paul Kouchakoff tarafından 1930′da yapılmış ve bir başka ehemmiyetli reeli sarihe çıkarmış olan, ancak pek belirsiz bilimsel bir çalışmaya yoğunlaşmış vaziyette. Kouchakoff, her pişmiş besin yediğimizde, kan dolaşımındaki beyaz kan hücrelerinin rakamının aşırısıyla çoğaldığım ortaya koymuştur.10 Bu da vücudu korumak için hücrelerin bağışıklık sistemi tarafından çağrıldıklarını göstermektedir! 1943 sonlarında, Kouchakoff un destekçisi olan Otto VVerburg, lökositis olarak adlandırdığı çalışmasında, 90°C ’nin kaynama noktasının altında bir ırmakce üzerinde pişirilmiş yemek yediğimizde büyüyen süreci açıklamıştır. Lökositis, gıdaların bağışıklık sistemi tarafından yabancı maddeler olarak belirlenmesine neden olur ve savaşçı beyaz hücreleri bunlara hamleye geçmeleri içinprovoke eder. Bu süreç vücuda katkı maddesi, böcek ilacı ve kimyevi madde içerikli besinler girdiğinde de aynı şekilde işler.
Sağlıksız olmamızın sebebi yalnızca pişmiş ve işlenmiş gıdalardan oksijen, enzim ve yiyecek alamamamız değildir. Aynı zamanda yediğimiz yiyeceklerin muntazaman dağılınarak vücuttan atılmasında hayati ehemmiyete sahip olan bağışıklık sistemimizi riske attığımız için de sıhhatimizden oluruz.
Şurası oldukça sarih: Bizler pişirilmiş, işlenmiş ve kimyevi madde yüklü gıdalarla savaşan bağışıklık sistemimizin tüm eforunu boşa tükettiğimizden dolayı, kanser ve AİDS dahil tam hastalıklar kendilerine büyüyecekleri bir alan bulabilmektedirler.