Pokemon GO oyunun omurilik, sindirim ve benzeri bedensel meselelere yol açabileceği ihtarında bulunan Psikiyatrist Prof. Dr. Ali Bozkurt, ibadet yerlerinin reyin emelli kullanılmasının yanlış olduğunu belirtti.
Gençler arasında süratle dağılan Pokemon GO oyunu sosyal fobinin derinleşmesine neden oluyor. Cadde, park, bahçe, cami demeden reyin oynayan gençler ruhsal ve bedensel meselelerle karşı karşıya kalıyor.
Liv Hospital Psikiyatristi Prof. Dr. Ali Bozkurt, son yarıyılda teknolojiyle beraber çok rakamda reyin geliştirilmeye başlandığını belirterek, “Bu oyunların özellikle renklilikleri, alaka uyandıran özellikleri çoğaldıkça beraberinde ruhsal ve bedensel tehlikeler de getirebiliyor. Muhtelif derneklerin açıklamalarına ve çalışmalarına baktığımızda ekran başında günlük geçirmemiz gereken maksimum vakit özellikle çocuklar için, yetişkinleri de kapsayabilir 1-2 saati geçmemesi gerektiği biliniyor. Oysa bu oyunlara baktığımızda cazibeleri ve bağımlılık oluşturma faktörleri sebebiyle bu vakitlerin 7-8 saate, 10 saate, gece uykuları bozacak müddetlere çıktığını görebiliyoruz” diye konuştu.
“OMURİLİK MESELELERİNE VE SİNDİRİM MESELELERİNE YOL AÇIYOR”
Prof. Dr. Bozkurt, bu stil oyunları oynamanın beraberinde getireceği meseleleri şöyle aktardı:
“Böyle bir şeyle aralıksız zaman geçiriyor olmak sosyalleşmemizi ehemmiyetli biçimde engelliyor.Biz insanların caddeye çıkmasını isterken lafım ona caddeye çıkmasını sağlayan bir reyin reelinde sanal dünyada olmalarına ve sanal dünyada yaşamlarını sürdürmelerine yol açıyor. Oyunları oynamak tabii ki bu aletleri kullanmayı gerektirdiği için beden posturunun eğik ve omuriliği bozan stilde olması, omurilik meselelerine, sindirim meselelerine ve benzeri bedensel meselelere yol açabiliyor. Sosyalfobik bireylerin kısmen sosyalleşmesine kastediyormuş gibi olsa da bireylerin yalnızlığa itilmelerine ve sosyal fobinin derinleşmesine yol açabiliyor. Ayrıca oyunların temeli beynimizde ödül merkezlerini harekete geçirdiği için reelinde bir taraftan da savaşmak, kazanmak tepkisini de tutuşturuyor ki temel sorgularımızdan bir tanesidir. Bunun fazla ölçüde yaşanıyor olması evhamın çoğalmasına ve muhtemel evham bozukluklarının da tutuşmasına yol açabiliyor.”
“ZAMANI BUNUNLA HARCAMAK YAŞAM KALİTESİNİ ETKİLİYOR”
“Bir başka çok daha ciddi ruhsal mesele ise bireyler özellikle fantezi dünyaları ile reellik dünyaları arasındaki hudutları iyi çizemiyorlarsa fantezi dünyamızı canlandırmak kısmen işe yarayabilecek bir gidişattır ama özellikle soyut düşünme kapasitesi büyümemiş 12-10 yaş altındaki çocuklarda bu vaziyetler asıllıkla sanal alem arasındaki hudutları iyi ayırt edememeye yol açmakta ve fantezi dünyalarında yaşamalarına neden olmakta” diyen Prof. Dr. Bozkurt, “Yalnızca çocuklarda değil yetişkinlerde de zaman zaman sanal yaşantılar fantezi dünyası ile reellik dünyası arasındaki hudutlarının bozulmasına yol açabilir. Bu, şayet ağır ruhsal hastalıklara tutulma potansiyeli olan bireyler varsa burada bozulmalara ya da yevmiye yaşamda reellik tecrübelerinin bozulmasına yol açabilir. Dolayısıyla zamanı bununu harcıyor olmak yaşam kalitemizin tümünü de etkileyecektir ve tehlike getirecek mevzulardan bir tanesidir” değerlendirmesinde bulundu.
“ÖZELLİKLE GENÇLERİN DİKKATLİ OLMASI GEREKİYOR”
Özellikle gençleri uyaran Prof. Dr. Bozkurt, “Özellikle gençlerin bu mevzuda çok dikkatli olması gerekli zira son yarıyılda internet bağımlılığı zati gördüğümüz mevzulardan bir tanesi. Günlük hudutlandırmaların dışında olmamaları gerekiyor, 1-2 saatin üzerine çıkmamaları gerekiyor. Gençlerin çoğu hem ruhsal hem yaşam kalitelerini ileri derecede bozma ile karşı karşıya” biçiminde konuştu.
Gençleri caddeye döken sanal oyunun camilerde de oynanmasıyla Diyanet- Sen Başkanı Mehmet Bayraktutar, “Bu İslam dininin en hoş ibadet konutu olan camileri hafife almaktır. İnsanların ibadet yeri camilerin önem ve ehemmiyetini küçümsemektir. Camilerin bu biçimde ticari oyunevi olarak gösterilmesi İslam dinine karşı Batı dünyasının bir senaryosu olarak idrak ediyorum. Bunu kınıyorum. Türkiye ’de menedilmesini istiyorum” demişti.
“CAMİLER BOŞ ZAMANLARIN TÜKETİLDİĞİ YERLER DEĞİLDİR”
Diyanet-Sen Genel Başkan Destekçisi Hacibey Özkan ise, “Diyanet-Sen Genel Başkanımız Mehmet Bayraktar bey bu mevzuyla alakalı açıklama yaptı. Biliyorsunuz dinimiz zamanın kullanılması ve sağlık mevzusuna çok umursamış bir dindir. Bu anlamda baktığımız zaman camilerimiz boş zamanların tüketildiği yerler değildir. Camideki yurttaşlarımızı da tedirgin etmemek gerekli, bu mevzuda bizim kaidelerimiz bellidir” ifadesini kullandı.
“Pokemon dedikleri şey, neyi temsil ediyor? Kişiliği, yapısı, emeli, gayeyi ne?” suallerini soran Özkan, şunları kaydoldu:
“Tabii bunu gururlandıran cemiyetlerin bcerahatçi gayeyi parasal doğrultudan bakıyor vakaya ama bizim manevi doğrultudan bakmamız gerekiyor. Huzuru bozacak, ibadeti yasaklayacak, dikkati dağıtacak işlerin, hadiselerin camilerde olmasını arzu etmiyoruz. Safta yaşlı cemaatimizin önünde veya artta elinde bilgisayar veya telefonla beraber reyin oynar biçimde bir ibadeti ben görmedim şimdiye kadar bu biçimde de bir ibadetin caiz olacağına inanmıyorum. Sağlık doğrultusundan hekimlerimiz mahzurlu, külfetli diyorsa bitti. Dinimizde boş zamanı hoş değerlendirmek gerekli. Biz bunun camilerden başlatılmasını arzu etmiyoruz, bu biçimde camilerde oynanmasını kabul etmiyoruz.”
“İSLAMİ OLMAYAN FİGÜRLER VEYA KİŞİLİKLERLE UĞRAŞAN BİR JENERASYON ORTAYA ÇIKIYOR”
İslami olmayan figürler veya kişiliklerle uğraşan bir jenerasyonun ortaya çıktığını ifade eden Özkan, “Bu bir doğrultudan hakimiyet edilmezse güç bir safhaya giriliyor anlamı taşıyor. Camilerin emeli dışında kullanılmasını biz arzu etmiyoruz. Bizim abonelerimiz de bizi aramaya başladılar demek ki ülkemizde bütün yaygınlaşmadı ama kabul de görmüş değil. Kanuni olarak bir kanunu da çıkması gerekir. Caminin bir adabı var, ibadetin bir adabı var, biçimi var onun dışında bir hal ve hareket alıyorsa ona müdahale etmek gerekiyor” dedi.
KAYNAK:İHA