Tesirini 8-12 saat arasında gösteren bu mantar, karaciğer-böbrek metabolizmasını bozarak, bireyi öldürebiliyor. Zehrine karşı henüz ilaç geliştirilemeyen bu mantarın, bir bireyi öldürmesi için 20-25 gram harcanması yeterli oluyor. Palavracı dede mantarı ise yenilebilir mantarlarla karıştırılabiliyor.
3,5 santimetrelik küremsi kırmızımsı renkte bir şapkaya sahip bu mantar, yaz ve güzde, havuz kenarlarında, parklarda, yol kenarlarında, otların arasında, yaprak altlarında bulunabiliyor. Genellikle bol yağışlı mevsimlerde meralarda da yetişebiliyor. Bu mantarı yiyenlerde 6-24 saat arasında ortaya çıkan zehirlenme, karın sızıları, bulantı, kusma ve ishal biçiminde kendini emin ediyor. Zehirlenme evvel kendini hafif bulgularla gösteriyor, ardından da karaciğer vazifesini yapamaz hale geliyor, böbrekler zayıflıyor ve şahıs can veriyor.
ZAMAN GEÇİRMEDEN SAĞLIK KURULUŞUNA GİDİLMELİ
Mantar zehirlenmesi vaziyetinde, muhtemelse hastanın kusturulması ve zaman geçirilmeden sağlık kuruluşuna götürülmesi gerekiyor. Hasta ateşliyse alnına ve beline buz uygulanması, kalp faaliyetinin koyu kahve ya da tuz koklatılarak hareketlendirilmesi, hasta baygın ya da şuursuzsa suratına soğuk su serpilmesi öneriliyor. Mantar ve Rus ruleti arasında acayip bir benzetme de yapılıyor. Zehirli mantarların Rus ruletinden daha riskli olduğu belirtiliyor. Rus ruletinde altıda bir, zehirli mantarlarda ise altıda beş can verme tehlikesinin olduğu kaydolunuyor.
SAĞLIK AÇISINDAN VERİMLİ MANTARLAR
Güz yağışlarının ardından sağlık açısından verimli mantarlar da doğada bol ölçüde bulunabiliyor. Eylülden kasıma kadar yapraklı ağaçlardan meşe, kayın, iğne yapraklılardan çam, genç ladin etrafında, ormandaki yol kenarlarında, orman hududu süresince görülen çörek mantarı, yarım küre biçiminde, iyi pişmiş, kabarmış çörek görünümünde bulunuyor. Domalan mantarı ise ekim aylarının sonuna kadar, doğada hemen her yerde ancak ender görülebiliyor.
Armut, soğan ya da patates biçimine benzeyen takribî ceviz büyüklüğündeki domalan mantarının dış kısmı, elastik ve sarı esmer renkte oluyor. Kaypak mantarı da hazirandan ekim ayına kadar iğne yapraklı çam ağaçları altında ve kenarındaki mera, yosun arasında çok rakamda kümeler halinde görülüyor. Koni biçiminde, tutkallı denecek derecede yapışık, parlayan bir yüzeye sahip kaypak mantarı genelde kestane ya da koyu sarı renkte oluyor. Sütsüz mantar, toprağa yakın gelişiyor ve üzerine yapışkan olarak toprak, mera ve yapraklar bulunabiliyor.
Yapışık, huni gibi, ortası çukur olan sütsüz mantar, genç halinde beyaza yakın, ihtiyarlayınca sarıya yakın esmer kirli bir hal alıyor. Temmuz-ocak arasında yetişen sütsüz mantar, hem iğne yapraklı hem yayvan yapraklı ağaçlıklarda yaygın ve bol olarak yetişiyor. Öküz mantarı ise düz ve yapışık bir yapıda, kırmızımtırak kösele renginde oluyor. Bu mantar cinsi, temmuzdan kasıma kadar iğne yapraklı ağaç etrafında ve çam altında yoğun olarak görülebiliyor.
MANTAR VE SAĞLIK
Meyve ve sebzelerle mukayese etildiğinde protein, mineral kaynağı olan mantarlar, beden için neredeyse lüzumlu tüm aminoasitleri kapsıyor. Bazı mantar cinsleri, kandaki şeker seviyesini düşürüyor, kolesterolü eksiltiyor ve özellikle kalp-damar hastalıklarında perhiz olarak kullanılabiliyor. Böylesine sağlıklı bir ürün olan mantarı toplamak da beden için ayrı bir verim sağlıyor. Mantar toplamak bir hayli ülkede bir doğa sporu olarak kabul ediliyor ve oldukça büyük alaka görüyor. Bazı ülkelerde yalnızca bu emel için insanların toplanarak oluşturduğu kulüpler bulunuyor.