`Kafana takma` demeyin, yargılamayın
Psikoloji

`Kafana takma` demeyin, yargılamayın

Bunalımdaki Şahsa Takviye Faktörün 3 Kaideyi

‘Çağımızın hastalığı’ olarak bilinen bunalım, tüm dünyada ve Türkiye’de en sık görülen hastalıklardan bkocaman. Öyle ki Dünya Sağlık Teşkilatı WHO, tüm cemiyetlerde, her yaştan 350 milyondan fazla insanı etkileyen bunalımı “ küresel bir hastalık” olarak belirliyor.

Bunalım, tek bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkmayan, birçok etkenin tesirli olduğu bir hastalık. ‘Her şeyde başarısız oluyorum, noksan bkocamanım’ gibi kalıplaşmış düşünce ve şemalar şahısta kötümserlik, naçarlık duygularını uyandırıyor. Uzman Psikolog Elçin Orhan, bunalımdaki şahsa takviye faktörün başlıca 3 kaidesini şöyle açıklıyor:

1-Bunalımdaki şahsa dayanakçı olmayan çalışın. Ancak ona meselelerini anlattığı zaman “Kafana takma” diyerek bunu yapmayın. Zira bunu söylemeniz onda, meselesini ciddiye almadığınız hissi uyandırabilir.

2-Meselelerinden dolayı onu yargılamayın, anlamaya çalışın.

3- Bunalımı geçer diye bilave edip, meseleyi ertelemeyin.

Akrabada Bunalım Olması Tehlikeyi İki Kat Artırıyor

Bunalım, günlük hayatta karşımıza çıkan çatışmalar, kayıplar, yaşanan negatif olaylar neticesinde bireyin etrafı ve kendisiyle alakalı idrak etmelerinde ve değerlendirmelerinde saptırmaların ve yanlışlıkların oluşmasına, şahsın kendisini noksan ve başarısız sezmesine neden oluyor. Bunalımın genetikle ilişkisinin bulunduğunu vurgulayan Muayenehane Psikolog Elçin Orhan, “Bunalımın şahsın akrabaları arasında görülmesi, genel cemiyetle mukayese etildiğinde iki kat daha fazla oluyor. Ayrıca bunalım bedensel hastalıklar ile beraber görülebileceği gibi, bedensel bazı hastalıklar da bunalıma yol açabiliyor” diyor.

Bunalım hakkında merak edilen ve sık sorulan sualleri yanıtlayan Muayenehane Psikolog Elçin Orhan, bu mevzuda şu balakaları veriyor:

Bunalımın başlıca belirtileri neler?

Bir şahsa bunalım tanısı konulabilmesi için bir temel belirti olmak üzere en az beş belirtinin bulunması ve bu belirtilerin her gün, en az iki hafta devam etmesi gerekiyor. Bunalımın sık belirtilerinin dışında bir şahısta çoğunlukla kaygı çoğalışı neticeyi mide bulantısı, sıcak ve soğuk basması, terleme de olabilir. Hastalığın en sık görülen belirtilerini şöyle sıralamak muhtemeldir:

• Enerji kaybı.

• Etkinliklere ve yaşama karşı alakanın eksilmesi.

• Yeis.

• İştah ve kilo kaybı ortaya çıkması Bazı bireylerde iştah çoğalışı veya çok yeme ortaya çıkabiliyor.

• Konsantrasyon bozukluğu.

• Ümitsizlik duyguları.

• Bedensel şikayetler.

• İntihar düşünceleri.

Bunalımda şahıs günlük hayatında neleri yapamaz hale kazançsa rehabilitasyon edilmesi gerekiyor?

• En az iki hafta vakit ile hayattan daha öncekisi kadar zevk alamamak.

• Uyku bozukluğu.

• Unutkanlık.

• Gerginlik.

• Ağlama.

• İştahsızlık bazen iştah çoğalışı.

• Vefat düşüncelerinin varlığı.

• Kaygılı düşüncelerin çoğalması.

• Yaşam niteliğinin düşmesi.

• Üretkenliği eksilmesi.

• Şahsın ailesi ve etrafıyla olan ilişkilerinin bozulması.

• Bedensel yakınmaların çoğalması. Başka Bir Deyişle mide bulantısı, ağrı, ateş basması gibi vaziyetlerde rehabilitasyon edilmelidir. Bunalım rehabilitasyonu olan bir rahatsızlıktır.

Bunalımdaki bir şahsa nasıl takviye etmeli?

Bunalımdaki şahıs çoğu zaman etrafındakiler tarafından anlaşılamıyor. Bitkin, bitkin olduğundan, hiçbir şeye karşı ilgi duymadığından etrafındakiler tarafından ‘tembellik’ ile suçlanabiliyor. Oysa bunalım istem meseleyi değil. Tamamen hastalığın yarattığı bir gidişat. Bu vaziyetteki şahıslara karşı daha dikkatli ve özenli davranmak gerekiyor. ‘Bir şeyin yok, kafana takma’ gibi tümceler kullanıldığında bunalımdaki bireyler anlaşılmadıklarını düşünerek iyice içlerine kapanabiliyorlar. Hastanın yakınında olanların hastaya bir şey telkin etmeden onu nötr bir biçimde anlamaya, değerlendirmeye çalışması çok ehemmiyetli. Suçlamadan, üzmeden konuşulmalı ve ‘Bir şeyin yok’ lafını asla kullanmamalı. Şayet rehabilitasyon görüyorsa, kesinlikle rehabilitasyon alması doğrultusunda desteklemeliler. Şayet rehabilitasyon görmüyorsa, bir uzmandan takviye alması için cesaret vermeliler…

Bunalımdaki şahsa söylenmemesi gereken laflar, yapılmaması gereken başlıca tutumlar nelerdir?

Bunalımdaki bir şahsa yanlış bir şey söylemek şahsın kendini daha makûs sezmesine neden olabiliyor. ‘Birçok insan senden daha makûs gidişatta, kendin için üzülmeyi bırak, bu senin kabahatin’ gibi tümceler ciddi meselelere yol açabiliyor. Şahıs bunalıma girmeyi kendisi seçmez.

İnsanın bunalımdan kaçması, profesyonel takviye almaması ne gibi neticelere yol açabiliyor?

Bunalım meseleyi olmasına karşın rehabilitasyon görmeyenlerde vefat ya da sakatlık sonuçlanacak olaylar yaşanabiliyor. Araştırmalar, bu olayların yüzde 15’e varan bir orana kadar çıktığını gösteriyor. Rehabilitasyon edilmeyen bir bunalım saldırıyı vasati 10 ay sürüyor. Rehabilitasyon edilmediği takdirde bunalımın şiddeti artabiliyor, kronikleşebiliyor ya da intihar ile sonuçlanabiliyor. Belirtilerin erken fark edilmesi uygun bir biçimde rehabilitasyon edilmesi neticesinde major bunalımın oluşması engellenebiliyor.

Bir kez bunalım geçiren bir insan, tekerrür geçirebilir mi? Tekerrür geçirdiğinde neticeleri daha mı ağır olur?

Bunalımın yineleme tehlikeyi var. Bütün ve kumpaslı bir rehabilitasyon ile kimi hastada yinelemez, bazısında rehabilitasyon gerektirmeyecek seviyede, kimi hasta da ise rehabilitasyon gerektirecek seviyede tekerrürler olabiliyor. Biyolojik yatkınlık, yoğun stres altında olan hastalarda bunalım yineleme meyline giriyor. İlaç rehabilitasyonu ile beraber eş zamanlı psikoterapi tekerrürleri eksiltiyor. Bunalım yaygın bir tıbbi hastalık. Ancak her yeis bunalım değil. bunalımla yeisi birbirine karıştırmamak gerekiyor. Bunalım rehabilitasyon edilmediğinde, şiddeti çoğalıyor.

Bunalım Alzheimer ya da Parkinson gibi, beynin bazı bölgelerindeki meselelerden mi kaynaklanıyor? Yoksa hormon seviyelerindeki meselelerden mi? Bunalımla alakalı yeni araştırmalar, yeni bulgular var mı?

Beyin birçok sinyal ileticiler başka bir deyişle nörotransmitter salgılıyor. Geçtiğimiz seneler boyunca analistler nörotransmitterlerin duygudurum bozukluklarındaki rolünü anlamaya çalıştılar. En çok çalışan iki nörotransmitter, norepinefrin ve serotonindir. Araştırmalar, düşük seviye norepinefrinin bunalıma, yüksek seviyenin ise maniye yol açtığını öne devam et. Serotonin seviyesindeki metamorfozun ruh halini etkilediği düşünülür. Yeniden düşük seviyedeki serotoninin bunalıma neden olduğunu söyleniyor. Bilim adamları bunalım mevzusunda fiziksel bulgular elde etme çabasındalar. Beyinde kimi bölgeler üzerinde yapılan araştırmalara göre ise bunalım anında beyin hücrelerinin form değiştirildiği tespit edildi. Bunalımdaki hastalarda beynin hipokampus alanında bazı başkalaşımların kollandığı, bunalım sonrasında ise tüm bedellerin daha öncekisi gibi olağanlaştığı iddia ediliyor.