İlişkide partnerlerin maddi durumları arasındaki fark büyükse, ilk zamanlarda problem gibi düşünülmeyen bu durum, ileride kavga sebebi olmaya başlar.
Zengin kadın, fakir erkekle ancak türk filmlerinde beraber yaşayabilir. İlk zamanlar aşktan kör olan gözler, iş alışkanlığa dönüşmeye başlayınca açılmaya başlar.
İnsanlar belli standartlarda yaşamaya alışmıştır. Bunun altına inmek veya üst seviyesine çıkmak da zordur.
Kendisine ayda yüklü paralar harcayan kadın, evlenince bu paraları eve katkıda bulunmak için verince, agresifleşir, beğendiklerini alamadıkça hırçınlaşır ve ilişki bitiş aşamasına gelir.
Bir kadının maddi gücü altında ezilen erkek, belli etmemeye çalışsada, içsel olarak deprosyon yaşar ve ve bu durumu şiddet eğilimi olarak dışa vurur.
Madde ve alkol bağımlısı kişiler, hayattaki yalnızlıklarını ve boşluğu bunlarla kapattıklarını söylerler. Onlarla doldurduğunuz boşluğa, partnerinizi bir türlü koyamaz ve arada hep bir mesafe olur.
Bazen insan sadece partnerinin bağımlılıklarını görür ama kendi bağımlılıklarının farkına varmaz. Mesela, eşinizin bir işkolik olmasından şikayetçisinizdir; ama siz de en az onun kadar güzelleşme bağımlılığı içinde hayatınızın büyük bölümünü bu işe adadığınızdan, en az onun kadar sıkıcı ve kapılarınız kapalı yaşıyor olabilirsiniz.
Karşınızdakinin kusurlarına odaklanmak yerine, kendi sorunlarınıza da ışık tutun.
Eşler önce birbirlerinin farklı olan özelliklerine hayran olurlar ve bir ilişkiye başlarlar. Ama zamanla, daha önce hoşlandıkları farklılıklar, birer sorun gibi görünür gözlerine ve eşlerinin o özelliklerini değiştirmek isterler. İşte, büyük sorunlar da tam bu noktada başlar. Çünkü bir insanın bir başkasını değiştirmesi imkansıza yakındır. Ancak kişi kendi isterse bazı alışkanlıklarından ve davranışlarından vazgeçebilir.
Belki de bunu sağlamak için zorla değiştirme hamlelerinde bulunmaktansa, eşinizin hoşlanmadığınız davranışlarını karşılıklı oturarak ona anlatmalı, onun da fikrini almalısınız.
Egoları yüksek olan kişi, her zaman bencildir ve hiçbir zaman uzlaşmacı olmaz.
Partnerinizin sizden yapmanızı istediği şeyi, aslında isteseniz yapabileceğinizi biliyorsunuz. Sırf egolarınız sarsılmasın, kendinizi ezilmiş hissetmeyin diye bazı şeyleri bilerek yapmamaya inat ediyorsunuz. İki tarafta kendi egolarını düşündükçe uzlaşamaz ve ilişki yıpranmaya başlar.
Eşlerden biri lüks gemiyle okyanuslar aşmayı, diğeri ise ağaç evde günlerini geçireceği bir tatili hayal ediyorsa, aslında bu çiftin ilişkisinde temelde farklılıklar olduğu ortadadır. Gelecekle ilgili plan ve projeler için de geçerli bu. Birbiriyle uyuşmayan istekler, hayata bakışta temel farklılıklar, ilişkinin başlarında göze çarpmasa da zamanla büyük sorun haline gelir.
Gelecekte yapılması planlanan işler, yapılacak maddi yatırımlar, çocukların hangi okullarda okuyacakları gibi meseleler sürekli tartışma konusu olur ve ilişkinin tadı kaçar.
Bu hayatta tek siz ve tek sizin istekleriniz yok. Erkekler bu konuda daha alımlı; siz istiyorsunuz diye dizi izleyebilirler ama siz bir kerelik maç izleme isteğini hüsranla karşılayabilirsiniz.
O düşünmeden bir böbreğini size verir, ama siz ilk olarak kendinizi düşünürsünüz. Dünya sizin etrafınızda dönmüyor.
Bencilliğin en büyük sebebi; şımarıklıktır. Küçükken pohpohlanan, her istediği olan kızlar, şimdilerin bencil kadınlarını oluşturdu. Hep ben ben demek, sadece sevgilinizi değil, çevrenizdekileri de sizden uzaklaştırır.
