Anne olmayı engelleyen sinsi hastalık: Adenomiyozis
Cinsel Sağlık

Anne olmayı engelleyen sinsi hastalık: Adenomiyozis

Rahim iç boşluğunu döşeyen endometrium dokusu, her ay adet kanamasıyla vücuttan atılıyor. Bu dokunun çeşitli faktörlerin etkisiyle rahim duvarı kası içerisinde büyümesine ‘adenomiyozis’ deniliyor. Östrojene bağımlı olduğu için üreme çağındaki kadınları etkileyen ve menopoz döneminde sona eren adenomiyozisin görülme sıklığıyla ilgili net bir veri olmasa da, oldukça yaygın bir sağlık problemi olduğu belirtiliyor.

Kadının yaşam kalitesini oldukça düşürebilen adenomiyoziste en önemli sorunun tedavide geç kalınması olduğuna dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Müberra Namlı Kalem, hastalık hakkında önemli uyarı ve önerilerde bulundu.

Bu belirtilerden biri bile varsa hekime başvurun

Başka hastalıklarla ortak belirtiler göstermesi tanı konulmasını güçleştiriyor. Ayrıca hastalar yoğun adet kanamalarının ve kasık bölgesindeki sancıların olağan bir durum olduğunu düşünerek, hekime başvurmaya gerek duymayabiliyor. Yıllarca bu ağrıları çekmek durumunda kalıyor, daha da kötüsü annelik hayaline kavuşamıyorlar. Bu nedenle özellikle kasık ağrısı ve yoğun kanama durumunda mutlaka hekime başvurulmalı, hiçbir yakınma olmasa dahi yıllık jinekolojik muayeneler asla ihmal edilmemeli.

Adenomiyozisin oluşum nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, çeşitli teoriler öne sürülüyor. Bilimsel olarak henüz izah edilemese de, adenomiyozis hastalarında aile hikayesine sık rastlanması, genetik faktörün de etkili olduğunu düşündürüyor. Bunun yanı sıra doğuştan rahim kasında endometrium odaklarının olması, rahmin iç duvarı ile orta kas tabakası arasında hasarlar oluşturan sezaryen ve doğum travmaları gibi cerrahi işlemler, enfeksiyonlar ve rahim duvarına yerleşen kök hücreler gibi pek çok etkenin nedeni olabileceği belirtiliyor.

Adenomiyozis hastaların yüzde 35’inde hiçbir belirti vermeyebiliyor veya çok hafif yakınmalarla seyredebiliyor. Aşağıdaki en sık görülen belirtilerden biri bile varsa, mutlaka hekime başvurmak gerekiyor.

– Aşırı ve uzun süren adet kanamaları: Adet kanamalarının 7 günden fazla sürmemesi gerekiyor. Günlük kullanılan ped sayısı ise 2-4’ü geçmemeli.

– Adet dışında gelişen ara kanamalar.

– Adet sırasında oluşan ve başka bir nedeni bulunamayan şiddetli kramplar veya keskin, bıçak saplanır tarzda oluşan alt karın ağrısı.

– Kronik kasık ve bel ağrıları, pelviste dolgunluk hissi.

– Cinsel ilişkide ağrı ve bunun sonucunda oluşan cinsel isteksizlik.

– Nedeni tespit edilemeyen düşükler.

– İnfertilite

– Yoğun adet kanamaları sonucu oluşan kansızlık: Bu tablonun sonucunda kronik yorgunluk, mutsuzluk, enerjide düşüş, anksiyete veya depresyon gelişmesi.

Anne olmayı engelleyebiliyor

Adenomiyozisin yol açtığı bir başka önemli sorun ise infertiliteye neden olması, hamile kalınsa bile ardı ardına düşük riskini artırması. Adenomiyozis, hamileliği 2 şekilde etkileyebiliyor. Birinci etkisi, rahim duvar yapısını bozarak spermin tüplerden geçişini bloke etmesi. İkincisi ise hamilelik oluştuğunda embriyonun yerleşeceği ortamda yüksek basınç oluşturarak tutunmaya engel olması. Adenomiyozis vakalarında düşük riski 2 katına çıkıyor. Adenomiyozis tespit edilmemişse hastanın hamile kalma veya hamilelik oluştuysa bunu sürdürme şansı giderek azalıyor. Adenomiyozise eğer endometriozisin yumurtalık, tüpler ve karın zarı tutulumu eşlik ediyorsa, risk daha da artıyor. Tanı konulmuşsa, tüp bebek yöntemi ve düşük riskine karşı koruyucu tedbirlerin daha yoğun uygulanması sayesinde hastanın anne olma şansı oldukça yükseliyor.

Tanı ve tedavi yöntemleri

Düzenli yapılan jineokolojik muayeneler ve hekimin adetler konusunda bilgilendirilmesi erken tanıda büyük önem taşıyor. Özellikle aile öyküsü olanlarda yıllık kontrollere çok erken yaşta başlanması gerekiyor. Ailede bu hastalık olsun veya olmasın, ilk adet görüldüğü yıllarda, yani 13 – 14 yaşlarında jinekolojik muayene olunmalı. Ardından 20 yaşına kadar 3-4 yılda bir muayene yeterli gelecektir. 20’li yaşlardan itibaren yıllık kontroller ise ihmal edilmemelidir. Normalden büyük rahmin olması, tanı için önemli bir ipucu olarak görülüyor. Tanı ultrasonografiyle konulabiliyor, ancak şüpheli durumlarda MR (manyetik rezonans görüntüleme) yöntemine ihtiyaç duyulabiliyor.

Adenomiyoziste tedavi hastanın yaşına, yakınmalarına ve çocuk sahibi olmak isteyip istemediğine göre düzenleniyor. Örneğin adet kanaması çok yoğunsa kanamayı azaltmaya yönelik hormon takviyeleri, ağrı yakınması varsa ağrıyı dindirmeye yönelik ağrı kesici ilaçlara başvuruluyor. Şiddetli ağrı ve yoğun kanamaya sebep olabilen veya hamile kalmaya engel olduğu düşünülen adenomiyozis odakları ilaçla küçültülebiliyor ya da uygun ameliyat teknikleri ile çıkarılabiliyor. Semptomlar çok şiddetliyse ve hasta üreme çağını tamamlamışsa, kesin çözüm için rahmin alınması önerilebiliyor. Ancak ağrı ve kanamayı kontrol altına alan ilaçlar kullanıldıkları sürece faydalı oluyorlar, bırakıldıklarında ise sorunlar yeniden başlıyor. İlaç tedavisinin yanı sıra bir başka seçeneğimiz ise progesteron salgılayan spiraller. Uygun olan hastalarda başvurduğumuz spiraller 5 yıl boyunca kanama ve ağrı şikayetlerini belirgin oranda azaltabiliyor ve hastalığın ilerlemesini durdurabiliyor. Bu yöntemle hasta ameliyat olmaktan kurtulabiliyor.