Dil ve diş etlerindeki belirgin farklılıkların, kansızlık, kanser, romatizma ve hatta AIDS gibi hastalıların habercisi olabileceğini biliyor musunuz ? Beyoğlu Uzmanı Dr. Metin A. TELLİ ağız sıhhatine göre hastalık belirtilerini şöyle sıralıyor;
Ağız Kokusu: Hastalarca utandırıcı, anksieteye sebep olan, güzel karşılanmayan bir gidişat olarak belirlenmektedir. Bu belirtiyi maskeleyebilmek için muhtelif sakızlar, gargaralar ve kozmetik mahsuller kullanılmaktadır, ancak bütün uğraşlara karşın tesirleri geçicidir ve meseleyi çözmekten uzaktır. Yenilen yiyeceklerin karakteristik kokuları dışında, ağız kokusu, en sık dental diş hijyenine uyulmaması neticeyi diş ve diş etlerinde üreyen bakterilerin oluşturduğu yumurta sarısına benzer koku hidrojen sülfit, dişler ve dişetleri üzerindeki plaklarince bakteri tabakası, diş ve diş etlerinde alana gelen enfeksiyon periodontitis, dil yüzeyini kaplayan bakteri tabakasının oluşturduğu plaka sebebiyle ortaya çıkar. Tükürük ağız pakliğinde destekçi ve antibakteriyel özelliklidir.
Ağız kuruluğu:Tükürük salgısının eksilmesi sebebiyle geceleri natürel olarak asıllaşır. Özellikle geceleri ağzımız sarih yatmamıza yol açan btümörün tıkanıklığına sebep olan btümörün biçim bozuklukları ve btümörün mukozası enfeksiyonları ağız kokusu sebepleridir. Tüm ağız kokusu hastalarının % 10 unda ağız dışı sebepler tespit etilmiştir. Diyabet, böbrek karaciğer hastalıklarında karaciğer noksanlığı balık kokusuna benzer ağız kokusu karakteristiktir. Hakimiyetsiz diyabet hastalarında aseton kokusu koma evveli vaziyetin erken habercisidir. Yemek borusuna ve ağız içine doğru olan kronik reflü hastalığına makûs soluk kokusu eşlik eder. Kan basıncı kumpassızlıkları, psikiyatrik problemler, idrar yolu hastalıkları indirekt olarak ağız kuruluğuna yol açarak, sinüs enfeksiyonu sinüzit, geniz akıntısı, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, akciğer abse ve kanseri, dolaysız olarak makûs soluk kokusu sebepleridir. Tütün mahsulleri ve bunların yol açtığı periodontal hastalıklarda ehemmiyetli sebepler arasında sayılmaktadır. Sjögren Hastalığı göz ve ağız salgısında kurumayla birlikte izleyen sistemik, tüm bedeni etkileyen romatizmal bir hastalıktır.
Ağız Yaraları ve Uçuk: Özellikle beden mukavemeti düşük ve viral enfeksiyon geçiren şahıslarda ağız içinde ülserleraft ve dudak etrafında uçuk sık tesadüfülen lezyonlardır, sızılı ağız ve ağızda hassasiyete neden olurlar glossodynia. Özellikle beden mukavemeti düşük veya muhtelif sebeplerle antibiyotik kullanan hastalarda dilde beyazlaşma ve sonrasında kırmızı parlak dil kandida denilen fırsatçı mantarlar grubu tarafından oluşturulan enfeksiyonları akla getirmelidirmisalin; pamukçuk. Behçet ve AIDS gibi hastalıkların ilk bulgusu ağız içi ve etrafında kollanan uçuk ve yineleyen aftöz ülserler olabilir. Aftlar ağız içerisindeki yüzeysel ülserlerdir, sebebi bütün olarak anlaşılamasa da muhtelif hastalıklar, bazı diş macunlarındaki kimyeviler, B12 ve demir gibi bazı vitamin ve minerallerin eksiliği ile bağlantılı bulunmuştur. Uçuk ise ağız etrafına alana gelen fırsatçı herpes virüs enfeksiyonudur.
Fazla Eskimiş Dişler: Fazla stresli ve günlük yaşamında titiz ve duyarlı şahıslarda geceleri diş gıcırdatma ve diş sıkmaları kollanır. Bireylerin psikiyatrik ve şahsiyet meseleleri giderek eskiyen kırılan ve sonunda diş kayıplarına yol açan diş ve diş eti hastalıkları ile sonuçlanır. Bu sebeple bazen basit görülen, cemiyette duyarlı ve asaplı olarak belirlenen şahıslar profesyonel takviye almadıkları takdirde eskimiş makûs görünümlü dişler ve buna bağlı ek psikolojik bozukluklarla karşı karşıya kalırlar.
Diş Eti Hastalıkları: Genetik olup erken yaşta diş kayıplarına yol açabileceği gibi, tamamen diş ve ağız içi bakım ve hijyenine uyulmaması neticeyi oluşan diş eti enfeksiyonu periodontitis şeklinde de kendini gösterebilir. Kullanılan bazı ilaçlar hipertansiyon ve sara ilaçları; amlodipin=norvasc, difenilhidantoin diş etinde hipertrofi denilen büyüme ve uzamalara yol açabilirler, hatta bazen kalıcı olabilen bu gidişat kumpaslı olarak diş etlerinin bir diş hekimi tarafından cerrahi teşebbüsünü gerektirebilir. Gebelik, stres, tütün kullanımı, beslenme bozuklukları C- vitamini beceriksizliği; skorbüt, Diyabet, AIDS, Lösemi, Behçet gibi sistemik hastalıklar, diş eti bozuklukları sebebidir. Löseminin bazen ilk bulgusu diş eti kanamaları ve diş eti hipertrofisi diş etlerinde uzama ve genişleme olabilmektedir.
Dilin Hastalıkları: Dildeki villüslerin fazla büyümesi tüylü dil denilen görünümü ortaya çıkartır, ateş, antibiyotik rehabilitasyonu, peroxit kapsayan gargaralar en sık sebeplerdir, AIDS hastalığında tüylü görünümlü lökoplaki tipiktir. B12 ve demir noksanlığında dilde solukluk ve düzleşme alana kazanç, dil üzerindeki papilla denilen çıkıntılar silinmiştir. Kızıl hastalığında ilk belirti dilin fazla kırmızı rengi olabilmekteyken, Kawazaki hastalığında çocukluk yaşlarından itibaren kollanan bir damar hastalığı, vaskülit çeşididir yeniden ağaç çileği görünüm ve renginde dil karakteristiktir. Düz ve kırmızı dil Pellegra hastalığında perhizdeki Vitamin B3=niasin noksanlığında gözlenirken; glossit olarak adlandırılan dil enfeksiyonunda sızılı, duyarlı, kızarık ve şişmiş bir dille karşılaşırız. Dilde beyaz kirler ateş, dehidratasyon, sifiliz 2.yarıyıl, veya ağızdan soluk almanın bulgusu olabilir. Tahriş eden asidik besinler ananas,mantar enfeksiyonları pamukçuk=kandida yanan dil belirtisine yol açabilmektedirler. Sızılı dil allerji, herpes simplex enfeksiyonları, tüberküloz, erken yarıyıl sifiliz ve bağışıklık sistemi hastalıklarının belirtisi olabilmektedir.