En hoş anın yaşadığı an olduğunu bilenlere …
Bugünlerde bir porselen firmasının çektiği bir reklam sineması çok dikkatimi çekiyor.
Reklamda bayrama daha üç gün kala bayramlık kıyafetlerini giymiş sempatik bir kız çocuğu sizi karşılıyor. Annesi “Kızım bayrama daha 3 gün var?” derken o “Bayram bugün oluversin n’olcak?” diyor. Sonra bizim tatlı yumurcak bir anda otomobilde simidiyle otururken buluveriyor kendini. Babası: “Kızım daha tatile üç ay var?” derken o “Beklemesek o kadarrrrr” diyor… ve en sonunda herkesin beklediği 18 yaş pastasını mutfakta çatallarken yakalanıyor ve yalnızca “Ama benim canım artık çektiiii”diyor.
Reklamın en hoş tarafı ise son kısmı. Reklam şu kelamla bitiyor:
“En hoş anın yaşadığı an olduğunu bilenlere…”
En hoş anın yaşadığımız an olduğunu biliyor muyuz sanki? İçimizde keyifli olmak isteyen o çocuğun sesini dinliyor muyuz sanki? Yaşama bu kadar dürüst olabiliyor muyuz sanki?
“Bugün oluversin n’olcak”, “Ben bugün istiyorum”… “Ben artık istiyorum” demeyi güya unutuyormuşuz üzere geliyor…
Geçmişin ya da geleceğin peşinden koşarken yaşadığımız anı kaybediyoruz üzere geliyor bana….içimizde her an memnun olmaya hazır o muzur çocuğu unutuyormuşuz üzere geliyor… o “bugün oluversin n’olcak” diyen çocuğu ihmal ediyormuşuz üzere geliyor bana…