‘Biyofili’ yaşama ve yaşayan sistemlere karşı sevgi yahut saplantı’ olarak söz edilir.Ancak saplantıdan fazla Tabiatın üzerimizde ki kıymetinden bahsetmek isterim;
Insanın tabiat ile temasının Insan Psikolojisi üzerinde olumlu manada tesiri olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Çimlerde, ormanlarda, dağlarda,nehir kenarlarında velhasıl tabiatın her ortamında bulunmak bireyin gerilimini azaltmakta, moralini arttırmakta ve bilişsel yetkinlikleri arttırmaktadır
Bu tezleri destekleyen birkaç çalışma mevcuttur.
1.Psikoevrimsel diye isimlendirdikleri teoride Insan hayatda kalmayı temelde birinci kere tabiatta öğrendiği bilinir. (survival) Tıpkı atalarımızın yaptıkları üzere tabiatta buldukları kaynakları kullanarak hayatda kalmaya çalışırlar. Günümüzde birden fazla ambalajlı hazır besinler ve şişelenmiş sular yüzünden tabiatın bize verdiği şeyleri unutmak kolay, fakat etrafımızda bulunan Irmaklar,sular ve yeşillikler hayatda kalmayı kolaylaştıran şeylerdir.Bu yüzden beşerler çarçabuk ahenk sağlar ve tabiatta gördükleri şeyleri hoş olarak algilarlar ve keyifli hissederler. Bu yüzden (PET) Psychoevolutionary theory insanların tabiatta daha memnun hissettiklerini ve stressden arındıklarını desteklemektedir.
2.Bir öteki çalışmada ise Attention Restoration Theory (ART) Türkçe Dikkat iyileştirme/yenileme teorisinde tabiat ortamı bireyin ‘Yönlendirimş Dikkatini’ iyileştirmesine yer sağlıyor. Yönlendirilmiş Dikkat Bilişsel misyonları yerine getirmemize yardım eder.Bu Bilişsel odaklanma uzun mental vazifelerde yorucu olabilmektedir. Birçok Insan toplumsal ve profesyonel taleplerle dolu epey telaşlı bir yapay etrafta ömrünü sürdürmektedir. Tabiat Beşere metot adap stressten arınması için tamamiyle farklı bir ortam sunmaktadır. Stressten arınmak için ‘Yölendirilmemiş Dikkat’ devreye girmelidir, yani bilinçaltı Bu da Tabiat da zihinsel pilinizi yine doldurabileceğiniz manasına gelir.
Fırsat buldukça Tabiata kaçmanızı öneririm