SITMA MALARYA

Tropikal ve subtropikal ülkelerin salgın hastalıklarından biridir bugün Türkiye de hemen hemen tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu sebeple de karşılaşılan olaylar oldukça seyrektir. Ancak yabancı kaynaklara göre Çukurova bölgesinde hali hazırda sıtma görülmektedir. Sıtma, plazmodyum asalağının etmen olduğu bir hastalıktır. Sıtmaya neden olan dört tip plazmodyum vardır: P. vivax, P. ovale, P. malariae ve P. falciparum. Bu asalakların hepsinin de eritrositler içinde üreyen trofozoit ve şizontları bulunur. P. falciparum dışında, öteki üç asalağın ikincil, eritrositler dışı doku hücrelerinde geçen yaşam yarıyılları vardır. Eritrositler dışı yaşam yarıyılı neticeyi sıtma tekrarlayabilmektedir.

Plazmodyumlar sivrisineklerle sporozoit halinde hastadan sağlam insana geçer. Kan nakli ve hastalık yoluyla da bulaşabilirler. Plazmodiler plasentadan fetüse geçip riskli olabilirler. Tropikal bölgeden dönen bireyde görülebilecek ateşli bir hastalıkta, ateşle beraber olan komada sıtmayı da düşünmek gerekmektedir.

Kuluçka devresi: 10-14 gün.

Belirtileri: Baş sızısı, titreme, terleme ve kollarla bacaklarda ağrılar.

Hastalığın Seyri

P. malariae nin etmen olduğu sıtmada, etmen organizmalar, karaciğere gelişlerinden 8 gün sonra gelişmiş hücre biçiminde kan dolaşımına katılır ve evrim 72 saat sürer. Organizmalar hem karaciğerde hem de eritrositlerde ürerler. P. vivax ve P. Ovale nin etmen olduğu sıtmada, gelişmiş hücreler 8. günde karaciğerden çıkarak kana karışırlar ve her 48 saatte bir eritrositlerden bölerler. Ancak, etmen organizmaların hepsi birden karaciğeri terk etmezler ve eşeysiz faize sürüp gider. P. falcifarum un neden olduğu sıtma, “habis sıtma” ismini alır ve en riskli sıtmadır. Karaciğere yerleşen organizmaların tümü birden 6. günde gelişmiş hücre halinde kan dolaşımına geçerler. Organizmaların gelişimi her zaman olmadığı için etkin hücrelerin eritrositlerden parçaladıkları zaman ortaya çıkan ateşli yarıyıllar kumpassızdır. Organizmalar, hastalığın rastgele bir safhasında kitleler halinde beyin, omurilik, akciğerler ve böbreküstü bezlerinin kılcal damarlarını tıkayabilirler. Bu sebeple ani vefatlar ortaya çıkabilir.

Ağır sıtma olaylarında en riskli yan tesir karasu hummasıdır. Sebebi netlikle muhakkak değildir. Hastalık ani eritrosit imhayı ile kendini muhakkak eder.

Sıtma rehabilitasyonunda göz önüne alınacak üç husus vardır:

1- Antiparazitik ilaçlarla asalağın ortadan kaldırılması,

2- Destekleyici temkinler ve

3- Karmaşıklıkların tanınması ve her bakımdan rehabilitasyonu.

Sıtmanın spesifik rehabilitasyonu vardır. Rehabilitasyonda kullanılacak ilaçlar:

1- Sprozoidleri ilk faize yarıyılı eksoeritrositer şizontları öldürerek pofilaktik tesir yapmalı,

2- Alyuvarlar içindeki şizontları ve kana dökülen şizontları yok etmeli,

3- Gametleri yok etmeli ve

4- Dokulara toksik tesir yapmamalıdır.

Bütün sıtma biçimlerinin akut yarıyıllarının rehabilitasyonunda ilk düşünülecek ilaç; klorokin Aralen 4-aminoquinoline dir. Bu ilaç eritrosit dışı faize yarıyılı bulunmayan

P. falciparum enfeksiyonlarını rehabilitasyon eder. Öteki sıtma biçimlerinde bütün bir rehabilitasyon sağlanabilmesi için plasmodilerin eritrosit-dışı doku biçimlerine tesirli olan primakin in de klorokin ile beraber kullanılması gerekir. Doku biçimlerine primakin den başka tesirli tatmin edici bir ilaç yoktur. P. vivax ve P. ovale hipnozoitlerine karşı primakin kullanılarak bunların relaps yapmaları önlenir.

Rehabilitasyonun Kollanması:

Rehabilitasyon esnasında gözlemler üç maksada müteveccihtir:

1. Rehabilitasyonun faalliğini atama etme,

2. Olası olduğu kadar acele sıtma karmaşıklıklarını tanıma ve

3. İlaç toksistesini tesbit etme.

Günlük olarak kan yayma preparatlarında aseksüel asalakları ihtiva eden alyuvarlar gözükmeyinceye kadar araştırılmalıdır. İlk 24 saat içinde parazitemideki çoğalma geneldir ve rehabilitasyon beceriksizliğini ima etmemelidir. Aseksüel parazitemi daha sonra eksilmeli ve 5 günde kaybolmalıdır. Gametositemia günlerce haftalarca sürebilir ve rehabilitasyon beceriksizliğini veya rehabilitasyon lüzumunu ima etmez.

KORUNMA:

Sıtma gayretinde zaferli olabilmek için bulaş halkasını ortadan kaldırmak gerekir. Bunun için rezervuar insanların rehabilitasyonu ve vasıtayı anofellerin üremesini önleyici önlemlerin alınması gerekir.

Sıtma rehabilitasyonunda kullanılan ilaçlardan klorokin ve öbürlerine ilaç mukavemetinin büyümesi ve yaygınlaşması, insektisidlerin vasıtayı anofellere tesirinin eksilmesi korunma temkinlerinin ehemmiyet kazanmasına neden olmuştur.

Korunma önlemleri arasında en ehemmiyetlisi sivrisinek ısırımına maruz kalmamaktır. Bunun için, geceleyin sivrisinek ağlarının kullanımı, sivrisinek ısırımını eksiltmeye uygun elbiseler giymek, sinek kovucu ve sinek spreylerinin kullanımı lüzumludur. Bu temkinler %100 gözetici olmamaktadır. İlaveten kemoprofilaksi yapılır.

Direnç bildirilmemiş yerlerde klorokin eritrositik enfeksiyonu baskılama için kullanılır. Sıtma sahalarına gitmeden 2 hafta evvel ve bu bölgeyi terk ettikten sonra 6 hafta daha klorokin alınmalıdır Bu sahalardan dönenlere P.vivax ve P. ovale enfeksiyon tehlikesini önlemeğe 14 gün müddet ile primakin relapsları önlemeye verilir.

Kloroquin dirençli P. falciparum sahalarında gözetici olarak meflokin, proguanil+klorokin verilir. Doksisiklin meflokin dirençli P. falciparum sahalarında gözetmede kullanılabilir.

Günümüzde, aşı geliştirme gayretleri “kokteyl” aşılara doğru yönelmiş vaziyettedir. Çünkü değişik sıtma antijenleri ve sıtma asalağının hayat-döngüsünün değişik devrelerine ait bir hayli epitopları vardır. Böylece, sporozoit, merozoit ve gametosit antijenlerinin bir kombinasyonunu aşı kapsamalıdır. Bunlara karşı oluşan antikorlar öbürlerine karşı koruma sağlamadığından bu üç antijenin aşıda bulunması lüzumludur.

güncelgündemhaberhaberlersağlık