Bu olaylar, insanların günlük yaşamlarındaki işlevselliğini yasaklayan ve endişeyle alakalı bir hastalık olan obsesif-kompülsif bozukluğun yalnızca iki misalidir. Obsesif-kompülsif bozukluk, genellikle ergenlik ya da genç yetişkinlik çağında ortaya çıkar. Bu hastalık, Amerika Birleşik Devletleri popülasyonunun takribî %2 sinde ve her 200 çocuk ya da ergenin birinde bulunmaktadır.
Obsesif-kompülsif bozukluğu olan bir bireyde, genellikle mana dışı fobiler ya da saplantılı düşünceler obsesyonlar görülür. Bu bireyler çok zaman, saplantılı düşüncelerini gevşetmek emeliyle, belli bir tavrı kompülsiyon devamlı olarak yinelemek gereksinimini dinlerler. Bu tavırda bulunmazlarsa, başlarına makûs bir şey geleceğine inanırlar. Obsesif-kompülsif bozukluğu olan bireylerin yaşamı büyük bir evham ve utançla doludur ve çok zaman tanı konup rehabilitasyon uygulanana kadar, senelerce bu kasveti sürüklerler. Tanı konduktan sonra, obsesif-kompülsif hastaliğı olan bireylerin, tek başına ilaç ya da psikoterapi ile ya da her iki yöntem birlikle uygulanarak galibiyetle rehabilitasyon edilmesi mümkündür.
OBSESİF-KOMPÜLSİF BOZUKLUK NEDİR ?
Obsesif-kompülsif bozukluk, endişeyle anksiyete alakalı bir hastalıktır. Obsesif-kompülsif bozukluğu olan şahıslarda, istenmeyen, zorlayıcı ve genellikle güzel olmayan düşünceler obsesyonlar vardır. Bu saplantılı düşünceler, mikrop bulaşmasına ait evhamlar, başkaları tarafından hasar görme ya da başkalarına hasar vermekle ilişkili mana dışı fobiler, hakimiyetini kaybedip saldırgan tutumlarda bulunma fobisi ya da fazla ebatlarda dini ya da ahlaki şüpheler biçiminde olabilir. 0bsesif-kompülsif hastalığı olan bireylerin çoğu, saplantılı düşüncelerinin anlamsız olduğunun farkındadır, ancak kendilerini bunları düşünmekten alıkoyamamaktadır; bu da kasvet dinlemelerine neden olmaktadır. Bu saplantılı düşünceleri gevşetmek emeliyle, ritüel biçiminde tutumlar olan kompülsiyonlar büyüyebilir. Saplantılı düşüncelerin yol açtığı endişeyi gevşetmek için, bu tutumlar devamlı yinelenir. Kompulsiyonlar, fazla el devireme, sayma, belli kelimelerin ya da tutumların yinelenmesi, bir dizi karışık eylemin son derece kesin bir gizeme ile reelleştirilmesi ya da yapılan işlerin, belli bir kumpas içinde olduğundan emin olmak için, tekerrür tekerrür hakimiyet etme biçiminde olabilir.
SEBEPLERİ
Obsesif-kompülsif bozukluğun sebepleri hâlâ incelenmektedir. Bazı uzmanlar, bu hastalığın, beyinde duygudurum ve şuur hakimiyetinde rol oynadığı zannedilen, kimyevi bir haberci maddenin balanssızlığından kaynaklandığını düşünmektedir.
BULGULARI:
Obsesif-kompülsif hastalığın bulguları, hafif ya da şiddetli olabilir. Bazı hastalarda yalnızca obsesyonlar görülebilir. Hastalar, obsesyon ya da kompülsiyonlarını kısa vakitlerle hakimiyet altında yakalayabilir, bu biçimde işte ya da mektepte bunları saklayabilirler. Ancak obsesif-kompülsif bozukluk, şiddeti çoğaldıkça, bireylerin yaşamlarını gitgide daha fazla işgal eder ve bu ritüelleri uygun biçimde yapabilmek için, günlük yaşam aktifliklerini yerine getiremez hale kazançlar. Obsesif-kompülsif bozukluk bazen bunalım, yeme bozuklukları, madde makûsa kullanımı bozukluğu, bir şahsiyet bozukluğu, dikkat yetersizliği bozukluğu ya da başka bir anksiyete bozukluğuyla beraber görülür. Bu cins eşzamanlı hastalıklar ve hastanın meselesini gizleme meyli, bu bozukluğa tanı konmasını ve rehabilitasyon uygulanmasını güçleştirir. Dolayısıyla, obsesif-kompülsif bozukluğu olan bireyler genellikle bulguların başlamasından ancak seneler sonra rehabilitasyon imkânını bulurlar.
REHABİLİTASYON:
Erken yarıyılda tanı konduğunda bu gidişat, psikoterapi özellikle tavır rehabilitasyonu ve ilaçla tesirli şekilde rehabilitasyon edilebilir. “Maruz vazgeçme ve cevabın yasaklanması” olarak anılan özel bir tavır rehabilitasyonu yönteminin, obsesif-kompülsif bozukluğu olan bireylerin rehabilitasyonunda tesirli olduğu gösterilmiştir. Bu yaklaşımda hasta, doğrudan ya da imgeleme yoluyla, maksatlı olarak korktuğu nesneye ya da düşünceye maruz vazgeçilir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, bir nörotransmiter olan serotonin üzerinde tesiri olan ilaçların, obsesif-kompülsif bozukluğun bulgularını ehemmiyetli miktarda eksilttiğini göstermiştir. Serotonin geri alım inhibitörleri serotonin reuptake inhibitors: SRI lar ya da seçici serotonin geri alım inhibitörleri SSRI lar olarak adlandırılan 5 ilaç klomipramin, fluoksetin, fluvoksamin, paroksetin ve sertralin, obsesif-kompülsif bozukluğun rehabilitasyonunda kullanılmak üzere onaylanmıştır.
Kaynak: JAMA 1999 Mayıs