Mona Lisa

Resim sanatıyla ilgisi olmayanların bile ‘şıp’ diye tanıyacağı bir yapıt olan ‘Mona Lisa’, şöhretini ne Leonardo da Vinci’ye ne de o ‘esrarengiz’ gülüşüne borçlu…

Leonardo da Vinci’nin en bilinen eseri olan ‘Mona Lisa’, diğer adıyla ‘La Gionconda’, ‘meşhuriyetinin’ bu yıl 100. yılını kutlayacak. Yanlış okumadınız, yapılışının değil ‘meşhuriyetinin’ yıl dönümü.

Çünkü, 21 Ağustos 1911’e kadar pek de tanınmayan Leonardo’nun bu seferi, bu tarihten sonra inanılmaz bir popülariteye kavuştu.

İlginin sebebi, bir mucize ya da ‘Mona Lisa’ tablosunun muhteşemliği değildi. Bir gün tablonun, sergilendiği Paris’teki Louvre Müzesi’nden kaybolmasıydı.

Epey bir süre, kimse tablonun yokluğunu farketmedi, edenler de müze fotoğrafçısının tabloyu stüdyoda fotoğraflarını çekmek için aldığını düşündü. Düşünün ki, Mona Lisa, ne kadar ‘önemsiz’ bir parçaymış ki böyle duyarsız kalınmış.

Fotoğrafçının da almadığını söylemesi, doğal olarak müze yetkililerinin eteklerini tutuşturdu. Müze tam bir hafta boyunca didik didik arandı ama yok… yok… yok…

Tamirde, temizlemede, stüdyoda değildi. Peki, neredeydi bu tablo?

Bir süre sonra, dedektifler müzenin ikinci katında ‘Mona Lisa’nın boş kalan çerçevesini görünce gerçeği andı: ‘Mona Lisa’ çalınmıştı! Ertesi gün tüm gazetelerde tek bir haber vardı: ‘Mona Lisa çalındı!’.

Ama asıl soru şuydu: ‘Mona Lisa kimdi ki?’ Haklı olarak, o günlerde tablo bugünkü kadar meşhur değildi. Ancak o günden sonra her şey değişir. Amerika’nın en ücra kasabasındaki çiftçi de, İsveç’in en zengin iş adamı da ‘Mona Lisa’yı tanıyordu artık.

Tabloyu arama çalışmaları hız kazanır. Tanıyan, bilen, gören getirsin diye Paris sokakları binlerce ‘Mona Lisa’ fotoğrafıyla donatılır.

Fransız gazeteciler hırsız hakkında çeşitli iddialar atarlar ortaya. Örneğin, bir gazete, Amerikalı bir koleksiyoncunun resmi çaldığını ve kopyasını yaparak geri koyacağını duyurur. Bir başkası olayın müzenin, kendi güvenlik zafiyetini ortaya çıkarmak için kurgulandığını yazar.

Şüpheler öyle bir boyuta uzanır ki, ünlü ressam Pablo Picasso bile sorgulanır.

Fransız polisi, Picasso’nun hırsızlık hakkında bir şey bilmediğine ikna olduktan sonra ressamı serbest bırakır.

Çalındıktan tam 27 ay sonra ‘Mona Lisa’ bulunur. Vincenzo Perugia adlı bir İtalyan, tabloyu İtalya’daki bir galeriye satmaya çalışırken yakalanır.

Resmi çalma sebebi olarak yaptığı açıklamada, “Asıl hırsızlık bir İtalyan eserinin Fransa’da tutulmasıdır’ der. Oysa Mona Lisa İtalya’da yapılmış ancak, Leonardo da Vinci, resmi Kral 1. Francis’e 4 bin altına satmak için Fransa’ya götürmüştü.

Perugia, Mona Lisa’yı nasıl çaldığını da anlatır. ‘Mona Lisa’ya bugünkü popülaritesini kazandıran Perugia, Pazar gecesini Louvre’da, gözlerden uzak bir odada saklanarak geçirir.

Resim çalınmadan 10 ay önce Louvre Müzesi yetkilileri, müzedeki tüm resimlerin cam içine konulmasına karar vermişti. Perugia, iş için seçilen dört kişiden biriydi.

Pazar sabahı müze kapandığında, resmin bulunduğu odaya girer ve tabloyu duvardan indirir. Hatta, binayı terk etmeye çalışırken, kilitli kapıya denk gelince kapı tokmağının vidalarını çıkarır ve onu da alıp götürür. Komik ama müzeden iki şey çalar Perugia: ‘Mona Lisa’ ve kapı tokmağı!

Hırsızlıktan sonra polis Perugia’yı da sorgular ancak sakin tavırları ve rahatlığı yüzünden kuşkulanmaz.

Kim bu kadın?

Önce gülümseyişinin altında bir ‘gizem’ taşıdığı iddia edildi.

Sonra, ‘Aslında Leonardo kendini çizdi’ denildi. Son olarak, Kanadalı bilim insanları, bu gülümseyişin yeni doğum yapmış bir anneye ait olabileceğini söyledi.

Eserin pek çok gizli kod içerdiği savı da ortaya atıldı. ‘Da Vinci Şifresi’ kitabı çok sattı, birkaç yıl evvel plaj okumalarının gözdesi oldu, kazançlı çıkan kitabın yazarı Dan Brown oldu.

Kitapla kalır mı eloğlu, hemen ardından filmi de çekilir bu ‘baş yapıtın’.

Eserden ilham alan bir diğer film de, Julia Roberts’in başrolünde olduğu ‘Mona Lisa Smile’ olur.

Gizemler bitti sanmayın. Sanat uzmanları, daha yakın zamanda ‘Mona Lisa’ üzerinde gizli ve tuhaf şekiller ortaya çıkarır. ‘Mona Lisa’nın sanıldığı gibi yalnız olmadığı kanısına varan uzmanlar, tabloda keşfedilen yüzün Yıldız Savaşları filmindeki Darth Vader’a benzediğini açıklar!

Hatta uzmanlar, Mona Lisa toblosundaki yüzün Da Vinci’nin ‘The Virgin and Child with Saint Anne ‘(Bakire ve Çocuk, Aziz Anne) tablolarında da bulunduğunu söyleyerek yeni bir tartışmanın fitilini daha ateşler.

Neredeyse 400 yıl önce yapılan ‘Mona Lisa’ tablosu, bugünkü meşhuriyetini işte bu hikayelere borçlu. Günümüzde, tabloyu bilmesek de bir şekilde ona bakmak zorunda kalıyoruz.

Teknolojinin gelişmesiyle, artık herkes bu zavallı kadıncağızı meşrebine göre photoshop’luyor. Kimi zaman süperman oluyor, kimi zaman bir kızıldereli. Ancak ne olursa olsun, o, artık yalnızca bir tablo değil, halkla ilişkiler çalışmasını iyi yapmış bir popüler kültür ikonu…