Konutta geçirilen vakit uzayıp, güneşi daha az görünce kendimizi daha mutsuz, yorgun, depresif hissedebiliyoruz ve iştahımız da tekrar bu durumlara paralel artış gösterebiliyor. O vakit beslenmede nasıl değişiklikler yapmak gerekiyor çabucak özetleyelim;
Kilo almamak için az ve sık yiyerek açlığınızı denetim altında tutabilirsiniz. Bunun için yanınıza taşıması kolay pratik orta öğünler alın. Lif içeren seçimler, daha uzun mühlet tok kalmanızı sağlar. Sıcak bitki çaylarına tarçın ve karanfil atmak da iştahınızı denetim etmeye yardımcı olabilir.
Kışın daha az güneş ışığı alırız. Halbuki güneş, D vitamini kaynağımızdır. D vitamini bakımından zenginleştirilmiş az yağlı sütse kış aylarında güneşle alamadığımız D vitamininin yerini doldurur.
Soğuk günlerde canınızın çikolatalı bir tatlı istemesi şaşırtan değil zira daha fazla ısınmak için daha fazla güç gereksinimimiz var üzere gelir. Beyin bir şeyler yiyince beden ısısının yükseleceğini bilir ve yemek yemeniz için sinyaller gönderir. Sinyaller almaya başladığınızda telefonun başına geçip pizza siparişi vermek yerine düşük kalorili, besleyici bedeli ve lif oranı yüksek yiyecekler atıştırmayı deneyin. Mesela sıcak bir çorba, tarçınlı süt yahut ballı bitki çayı üzere.
Kuru ve soğuk hava su içmeyi isteğini azaltabilir lakin hissedilmese bile bedenden su kaybı gerçekleşir. Kaybedilen sıvıyı yerine koymak kıymetlidir. Su, alınan kaloriyi etkilemez bu nedenle su içeriği yüksek meyve, zerzevat ve çorba hem uzun müddet tok kalmanızı hem de su gereksiniminizi karşılamayı sağlar.
Kış periyodunda soğuk algınlığı ve gripten korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalıyız. Bu açıdan, meyve-sebze tüketiminin artırılması kıymetli. Yulaf betaglukanı da bağışıklık sistemini güçlendirmede hayli tesirli. Antioksidan kapasitesi epeyce varlıklı olan nar, değerli ölçüde potasyum, lif, A ve C vitamini, niasin içerir.
Yulaf betaglukanı da bağışıklık sistemini güçlendirmeye hayli tesirli.