Güneş mutlu ediyor, seksapeli ortaya çıkarıyor. Ama ne yazık ki aynı zamanda cildin erken ihtiyarlamasına da neden oluyor.
Güneşin altında durulması gereken zaman belirli; mutlu olmak için bize yalnızca 20 dakika gerekiyor. Zira mutluluk hormonu “endorfin”in yapımı için işte bu kısıtlı zaman yeterli oluyor.
Aslında güneş asıl bir hoşluk kaynağı olabilir. Sıcaklığıyla beden terliyor ve ter yoluyla zehirli atıklardan kurtuluyor. Cilt temizliyor ve ışıldamaya başlıyor. Hafif bir bronzluk cilde sıhhatli bir görüntü kazandırıyor, bu da bayanların kendilerini daha iyi sezmesine neden oluyor. Güneş ışınları ayrıca metabolizmayı çalıştırıyor ve bedenin hareketsizliğini ortadan kaldırıyor. Kendimizi genel olarak etkin ve zinde
seziyoruz. Aynı hisler, cinsel güdüler için de geçerli. Güneş sayesinde kendimizi hiç hasta sezmememizin en ehemmiyetli sebebi ise ışınların kuvvetlendirdiği bağışıklık sistemi sayesinde bakterilerin ölmesi…
Öte yandan güneş, cildi ihtiyarlatan faktörler arasında yüzde 80 gibi ehemmiyetli bir hisseyle öne çıkıyor. Cildin elastin liflerine ve bağ dokusuna hasar veriyor. Bu surattan güneşe çıkarken yüksek gözetmeli mahsulleri kullanmak ehemmiyet taşıyor. Anti-aging tesirli güneş kremleri ve güneş sonrası bakımları, uslu bileşenler sayesinde özgür radikallere karşı savaşıyor.
Pigment kirlerinden davacı olanların ise özel bakım mahsulleri kullanmaları şiddetle nasihat ediliyor. Yüksek teknolojili koruma mahsullerine karşın uzmanlar, bireyleri bir sene içinde en fazla 50 defa güneş banyosu yapmaları ve 12.00-14.00 saatleri arasında güneşderi sakınmaları mevzusunda uyarıyor.
Kelebek, Nilüfer Pazvantoğlu