İnsan hayatını neredeyse tamamen ele geçiren sosyal medya, reyin ve TV alışkanlıkları uyku vaktini eksilterek negatif bir yaşam sunuyor.
Türk Uyku Tıbbı Derneği Başkan Destekçisi Prof. Dr. Fuat Özgen, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, insan yaşamında çok ehemmiyetli yer yakalayan uyku sırasında bedenin dinlendiğini ve yine yapılandığını söyledi.
Elektriğin yaygın kullanılmasıyla insanların uyku vaktinin eksildiğini anlatan Özgen, “100-110 sene evvel vasati uyku süresi 10-11 saat seviyesindeydi. Şu anda insanlar 50 sene evvele göre ise vasati 1 saat daha az uyuyor. Vasati uyku süresi 8 saate düştü.” diye konuştu.
Televizyon, son senelerde de internet ve sosyal medyanın, uyku vakitlerini kısalttığını dile getiren Özgen, “Muhtemelen önümüzdeki senelerde uyku süresi eksilmeye devam edecek.” ifadesini kullandı.
Özgen, “Büyük şehirlerde çalışma hayatındaki bir insan, diyelim ki devlet memuru, trafikte evine varması 19.00-19.30’u buluyor. Yemeğin hazırlanması, çay içilmesi vesaire derken, saat 22.00’yi geçiyor. İki söz edeyim, televizyonda dizi izleyeyim, internette reyin oynayayım, sosyal medyaya bakayım dediğinde gece 24.00 oluyor. Bu da ister istemez uyku vaktini kısaltıyor.” dedi.
“Uykunun niteliğini düşürüyor”
İnsanların yüzde 96’sının 6-8 saat yattığını bildiren Özgen, yüzde 4’lük gruba ise 3-4 saat uykunun yeterli geldiğini kaydoldu.
En niteliklisinin gece uykusu olduğunu vurgulayan Özgen, “İster dağ başında hengamesiz bir civarda olun, ister karanlık bir odada yatın, uykunun niteliği gün ışıdıktan sonra bozulur. Bunun için ‘Kesinlikle gece yatın’ diyoruz.” biçiminde konuştu.
İnsanların, uykusundan çalarak gece de sosyal medyada, bilgisayar başında müddet geçirdiğine dikkati sürükleyen Özgen, şöyle devam etti:
“Birçok insan yatarken telefonunu yanına koyuyor. Bunların hepsi uyku vaktini kısaltan ve uyku niteliğini bozan etmenler. Mesela bilgisayarda veya telefonda bir strateji oyunu oynadığın zaman, bedende ister istemez adrenalin deşarjı oluyor, başka bir deyişle sempatik anlamda bir uyarılma oluyor. Bu biçimde yattığın zaman o uykunun niteliği çok daha eksiliyor. Uyarılmış bir halde uykuya girmemek gerekiyor.”
Özgen, iyi bir uyku civarının şahsa göre değiştiğini belirtti.
Yurt dışında, “uyku hijyeni” kaidelerine göre sıhhatli uyku açısından çiftlerin ayrı yataklarda uyumasının önerildiğini bildiren Özgen, “Horlama, tedirgin bacak belirtiyi gibi vaziyetlerde çiftlerin ayrı yataklarda yatmasını öneriyoruz fakat toplulumuz için bu gidişat pek de uygun değil. Hastalara yatakları ayırmalarını önerdiğimde ’60 yıldır bu adamla uyuyorum, ver ilacını, ayırma bizi’ diye fırça yediğimiz çok oluyor.” ifadelerini kullandı.
Çocuklarda sıhhatli uyku
Yetişkinlere göre çocukların uyku gereksiniminin daha fazla olduğuna işaret eden Özgen, çocukların 2 yaşında bcan verilmiş halde günde takribî 18 saat yattığını, mektep çağına geldiklerinde ise müddetin 7-8 saate kadar düştüğünü söyledi.
Çocukları, sabah mektebe gideceği için saat 21.00’de yatmaya zorlamamak gerektiğini belirten Özgen, şunları kaydoldu:
“10-12 yaşındaki bir çocuğun karnını doyurup ‘Hadi bakalım, yat’ demenin bir anlamı yok. Hiç kimsenin mide doluyken uyumaması gerekli. Aç karnına da uyunmaz. Ayrıca inatlaşma başlayınca o uyaranla çocuk, yatağa girse bile uyku niteliksiz oluyor. Onun için çocuğunuzla çatışmayın, anne babasıyla müddet geçirmenin zevkine vardıktan sonra yatmasını teşvik edin.”