Bedendeki Su Dolaşımının Ehemmiyeti

BEYİNDEKİ SU DOLAŞIMININ BOZULMASI BEYİN SULANMASI VEYAHUT BEYİN KURUMASINA YOL AÇIYOR!

Bedenimizdeki su dolaşımı, özellikle beyin ve böbrekler için çok ehemmiyetlidir. 24 saat içinde beyinden geçen su ölçüyü 1,4 litre böbreklerden geçen ise 2 litre gibi oldukça büyük ölçülerdedir. Beynimizin su noksanlığından en evvel hasar gören uzuvlarımızdan biri olmasının sebebi de budur. İçilen su ölçüsünün beyin üzerindeki tesiri üzerine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. M. Zeki Karagülle, beyindeki su dolaşımının bozulmasının, beyin sulanması veyahut beyin kurumasına yol açtığını belirtti. Ehemmiyetli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. M. Zeki Karagülle mevzu ile alakalı şunları söyledi;

“Yaşam su ile başlamıştır ve susuz yaşam imkânsızdır. İnsan yiyeceksiz kaldığında 50 gün kadar yaşamını sürdürebilir, ama su içmeden ancak birkaç gün canlı kalabilir. İnsan bedeninin vasati % 60 kadarı sudur ve beden ağırlığında oluşan % 15-20 kadar bir su kaybı ölümcül olabilir. Bedenimizdeki suyun dolaşımına göz atarsak, özellikle beyin için suyun ehemmiyeti ortaya çıkar. 24 saat içinde beyinden geçen su ölçüyü 1400 litre, gibi oldukça büyük bir ölçüdür. Beynimizin su noksanlığından en evvel hasar gören uzuvlarımızdan biri olmasının sebebi de budur. Beyindeki su dolaşımının bozulması insan vücuduna, beyin sulanması, veyahut beyin kuruması olarak yansır.”

İnsan organizması günde 2,5 litre kadar suyu farklı yollardan dışarıya attığını belirten Prof. Dr. M. Zeki Karagülle; “Bayağı yaşamsal beden işlevlerinin sürmesi için bedendeki su rezervlerine ihtiyaç dinlenmeden, bu ölçünün yerine konması gerekir. Dolayısıyla bir insanın günde en az 2,5 litre suyu bir biçimde geri alması gerekmektedir.” açıklamasında bulundu.

Ne kadar natürel mineralli su harcamalıyız?

Günlük su lüzumu başta cinsiyet ve yaş olmak üzere bir hayli faktöre göre değişkenlik gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. M. Zeki Karagülle, su tüketiminde; fiziksel etkinlik ve egzersiz, yüksek hava sıcaklığı, düşük nem, lifli gıda tüketiminin ehemmiyetli miktarda yer aldığını belirtti. Karagülle; “Bir erkek vasati 2,9 litre/gün, bir kadın ise 2,2 litre/gün kadar su almalıdır. Günlük su lüzumu en başta içme suyundan karşılanır. Bu nedenle içme suyu alırken öncelikle pH bedeli ve içeriğindeki natürel minerallere dikkat edilmelidir. Ayrıca, kafeinsiz, içkisiz meşrubatlardan ve çorba gibi sulu ve öbür günlük katı yiyeceklerden bir ölçü su bedene alınır. Bir ölçü su da yaş, karbonhidrat ve protein metabolizmasına bağlı süreçlerde bedende oluşur. Su kaybı ise en başta idrarla olur. Ayrıca, terleme, solunum ve dışkı ile de su kaybedilir.” dedi.

Natürel mineralli su ile günlük alınması gereken mineraller emin seviyelerde karşılanmış olur

Prof. Dr. M. Zeki Karagülle; “Günlük içilmesi gereken suyun natürel mineralli su olarak alınması bir hayli avantajlar sağlar Öncelikle, sıhhatli bir su metabolizmanın sıhhatli bir bedende sürdürülmesi garantiye alınmış olur. Ayrıca, günlük alınması gereken minerallerin bir kısmı emin seviyelerde karşılanmış olur. Bunun da ötesinde, şahısta var olan bazı fonksiyonel rahatsızlıklar mide yanması, böbrek taşı yaradılışına meyil gibi üzerinde faydalı tesir elde edilir. Bunun da ötesinde bazı hastalıkların misalin osteoporoz gibi doğrudan veya dolaylı rehabilitasyonu da sağlanabilir. Günde en az 2 şişe 400-500-660ml natürel mineralli ve pH bedeli yüksek suyun içilmesini öneriyoruz. Böylece, bir yandan günlük su lüzumumuzun bir kısmı karşılanmış olurken, öbür yandan da yukarıyada sıraladığımız pozitif tesirler de sağlanmış olur. Ayrıca belirtmek gerekir ki, ülkemizde balanslı mineral yapısını bulunduran 1-2 su markası ve kaynağı bulunmaktadır. Harcayıcıların bunları umursamaları kendi sıhhatleri açısından daha pozitif olacaktır.”dedi.

Mineral lüzumunun karşılanması için natürel mineralli sular harcanmalı!

“Mineralli sularda en sık bulunan elementler, kalsiyum, magnezyum. Sodyum ve klordur. Daha az bulunanlar potasyum ve flor, bazen de iyottur. Ayrıca, mineralli sularda sık olarak bikarbonat ve daha az da sülfat anyonları bulunur. Mineralli su içilmesi ile öncelikle minerallere olan günlük lüzum bir oranda karşılanmış olur. Mevzubahisi minerallere olan lüzum yaşamın bazı yarıyıllarında misalin gençlik, çocukluk, yaşlılık gibi, özellikle çoğalır. Bu yarıyıllarda mineralli suların “içilmesi” daha çok ehemmiyet kazanır.” dedi.

güncelgündemhaberhaberlersağlık